yine bir tom cruise filmi geldi, ben de dedim ki "lan acaba bu sefer ne yapacak bu adam?" ama beklediğim gibi yine uçuyor, kaçıyor, oradan oraya zıplıyor. adam gerçekten yaşlanmıyor mu, nedir? yoksa biz mi onun yaşlanmadığını zannediyoruz? bu sorularla girdim filme. ama itiraf edeyim, yansımalar ismi gerçekten hoş olmuş. yani insan bir sorguluyor, acaba neyin yansıması, kimin yansıması?
film özeti: her şey, herkes, her yerdefilm başladığında klasik bir mission: impossible senaryosu bekliyordum ama ilk 10 dakikada anladım ki işin içinde iş var. bu sefer tom cruise, ya da filmdeki adıyla ethan hunt, yine dünyayı kurtarmak için kolları sıvamış. ama bir farkla, bu sefer karşısında sadece düşmanları değil, kendi içindeki karanlık tarafla da mücadele ediyor. yansımalar burada devreye giriyor işte. film boyunca birçok karakterin geçmişiyle hesaplaşmasına, hatalarıyla yüzleşmesine şahit oluyoruz. yani öyle düz bir aksiyon filmi değil, karakterlerin içsel yolculuğunu da izliyoruz.
akıl oyunları: filmdeki entrikalartam bir “mission: impossible” filminden bekleneceği gibi, entrikalar diz boyu. kimin dost, kimin düşman olduğunu anlamak zaten zorken, bir de üstüne eklenen ikili oyunlar var. özellikle ethan hunt’ın eski dostlarıyla yaşadığı çatışmalar, filmin en can alıcı noktalarından biri. bu noktada yönetmen christopher mcquarrie, seyirciyi ustaca yönlendiriyor. bir an "evet, bu iş burada biter" diyorsunuz, bir bakmışsınız işler daha da karmaşık hale gelmiş. filmi izlerken resmen zihin jimnastiği yapıyorsunuz.
aksiyon sahneleri: “bu sahne gerçekten çekildi mi?” dedirten anlartom cruise’un deli dolu aksiyon sahneleri artık alıştığımız bir şey. ama bu filmde gerçekten bir üst seviyeye çıkmış. cruise’un uçaktan paraşütsüz atlaması mı dersiniz, hızla akan bir nehirde boğuşması mı dersiniz, hepsi var. ama en çılgını, bir dağın tepesinden motorla atlayışı. “bu sahne gerçekten çekildi mi?” diye sormadan edemiyorsunuz. hani efekt midir, değil midir, anlamak zor. ama bir şekilde cruise’un bu sahnelerin çoğunu kendisinin çektiğini bilmek ayrı bir heyecan katıyor filme.
karakterler: eski dostlar, yeni düşmanlarfilmde ethan hunt dışında dikkat çeken birçok karakter var. rebecca ferguson’ın canlandırdığı ilsya faust, yine ethan’ın yanında yer alıyor ama aralarındaki gerilim hissediliyor. ayrıca, vanessa kirby’nin oynadığı white widow karakteri, filmin kilit rollerinden birinde. bu karakter, filmi izlerken “acaba ne yapacak?” diye düşündüren biri. eski düşmanlardan simon pegg ve ving rhames de geri dönmüşler. ama belki de en dikkat çeken karakter, henry cavill’in oynadığı august walker. bu adam tam bir makine gibi, soğukkanlı, güçlü ve kesinlikle güvenilmez.
yansımalar ve mesajlar: her şeyin bir bedeli varfilmin adında da geçen yansımalar, sadece karakterlerin kendi iç dünyalarındaki çatışmaları değil, aynı zamanda yaptıkları eylemlerin sonuçlarını da temsil ediyor. ethan hunt’ın kararları, bazen büyük bedeller ödetiyor. bu, izleyiciye "her şeyin bir bedeli var" mesajını net bir şekilde veriyor. film boyunca, ethan’ın geçmişte yaptığı hataların, aldığı risklerin ve verdiği kararların sonuçlarıyla nasıl yüzleştiğini izliyoruz. bu yönüyle film, sadece bir aksiyon filmi değil, aynı zamanda derinlemesine bir karakter incelemesi sunuyor.
sonuç: “mission: impossible” çıtayı yükseltiyoryani demem o ki, “mission: impossible - yansımalar” serinin hayranlarını kesinlikle hayal kırıklığına uğratmayacak. aksiyon sahneleri, karmaşık entrikalar ve karakterlerin içsel yolculuklarıyla dolu bir film izlemek isteyenler için biçilmiş kaftan. ayrıca, tom cruise’un hala bu kadar formda olması, gerçekten de takdire şayan. adam resmen yaşlanmıyor. filmdeki “yansımalar” teması ise, sadece aksiyonun ötesinde bir derinlik katıyor. izlemeyenler için kesinlikle tavsiye edilir, ama yanınıza biraz zihin açıklığı da almayı unutmayın, çünkü bu film sadece kas gücüyle değil, zihinle de oynuyor.
Comments