top of page

The Gray Man Movie House'da


şimdi şu hollywood’da, aksiyon filmlerinin son dönemde pek de şahlanamayan bir hali var, farkında mısınız? hani eskiden bruce willis’li die hard’lar, schwarzenegger’li terminator’ler, stallone’lu rambo’lar vardı ya, o havayı yakalamak biraz zorlaştı gibi geliyor bana. ama neyse ki marvel'ın süper kahraman evrenine çok fazla kaptırmadık kendimizi. işte tam bu noktada karşımıza “the gray man” çıkıyor.

direkt mevzuya gireyim, russo kardeşlerin yönettiği, chris evans ve ryan gosling’in başrollerinde olduğu bir film. buradan bile heyecan katsayısı biraz artıyor değil mi? marvel’dan kaptıkları tecrübeyle bu ikiliye ciddi bir aksiyon sosu eklemişler. chris evans'ı bu sefer captain america olarak değil, tam tersine kötü adam rolünde izliyoruz. bir kere burada bir ters köşe var. ama dur, daha fazlası var.

ryan gosling, ana karakterimiz court gentry ya da kod adıyla sierra six. bu adam cıva gibi, nereye çeksen oraya gidiyor. gizli ajan, hem de bayağı bir yetenekli. kötü adamımız lloyd hansen’i canlandıran chris evans ise tam bir psikopat. yani o 'bıyıklı kötü adam' klişesini hakkıyla veriyor. böyle patlayıcılar, çatışmalar, kaçışlar falan derken kendinizi aksiyonun içinde buluyorsunuz.

filmin temposu baştan sona yüksek. bir sahneden diğerine geçerken neredeyse nefes alacak vakit kalmıyor. aksiyon sahneleri ve koreografiler gerçekten iyi. russo kardeşlerin marvel’dan öğrendiklerini buraya çok güzel yedirdiklerini söyleyebilirim. özellikle prag’daki tramvay sahnesi var ki, yani o sahneyi izlerken “ulan işte aksiyon böyle çekilir” dedirtiyor.

senaryo kısmına gelirsek, elbette ki klasik bir casus hikayesi. yani pek bir sürpriz beklemeyin. ama aksiyonun ve karakterlerin karizması o kadar iyi yedirilmiş ki, bu eksikliği pek de hissetmiyorsunuz. film, mark greaney’in aynı adlı romanından uyarlama. aslında roman serisi epey popüler, yani bu film de biraz onun rüzgarıyla ilerliyor.

görsellik açısından da gayet başarılı. çekimler, mekanlar, kullanılan efektler falan gayet yerinde. özellikle avrupa'nın farklı şehirlerinde geçen sahneler, filme ayrı bir hava katmış. prag, viyana, zagreb gibi şehirler, filmin atmosferini güçlendirmiş. russo kardeşler bu konuda gerçekten işini iyi biliyor. bir de müzikler var tabii. harry gregson-williams’ın elinden çıkma. filmin temposuna uygun, yer yer gerilim dozu yüksek müzikler seçilmiş.

filmin eksik yanları yok mu? elbette var. mesela senaryodaki bazı mantık hataları ve klişeler dikkat çekiyor. yani çok da derinlemesine düşünmemek lazım, yoksa “bu nasıl olur ya?” diyeceğiniz sahneler mevcut. karakterlerin motivasyonları bazen havada kalıyor. tamam, aksiyon filmi ama biraz daha karakter derinliği görmek isterdim.

bir de chris evans’ın performansı bazı yerlerde biraz abartılı kaçmış gibi geldi. tabii kötü adam rolü olunca biraz daha karikatürize etmek istemişler ama bazen fazlaya kaçmış gibi. ryan gosling ise klasik “sessiz ve derin” rolünde. ona diyecek pek bir şey yok, üzerine yapışmış artık bu roller.

filmin başarısının bir diğer faktörü de yan karakterler. özellikle ana de armas’ın canlandırdığı ajan miranda karakteri filme ayrı bir tat katmış. kadın başrol olmasa da filmdeki varlığı hissediliyor. aksiyon sahnelerinde de gayet başarılı. bilhassa dövüş sahneleri ve silahlı çatışmalarda göz dolduruyor.

özetle, “the gray man” aksiyon severler için kaçırılmaması gereken bir film. senaryosu belki çok orijinal değil ama görselliği, temposu ve oyuncu kadrosuyla izlemeye değer. russo kardeşlerin ellerinden çıkma bu yapım, aksiyon dozajını yerinde tutmayı başarıyor. özellikle yaz aylarında, patlamış mısır eşliğinde keyifle izlenecek bir film arıyorsanız, doğru yerdesiniz.

gelecekte bu filmin devamı gelir mi, bilinmez. ama mark greaney’nin roman serisi göz önüne alındığında, bu ihtimal yüksek. belki de court gentry’i başka maceralarda izleriz. kim bilir?

son olarak, chris evans’ı kötü adam rolünde izlemek gerçekten farklı bir deneyim. captain america’nın o tatlı, masum yüzü gitmiş, yerine psikopat bir katil gelmiş. bu da filmin en büyük artılarından biri. ryan gosling ise her zamanki gibi cool ve karizmatik. onun o donuk bakışları ve sessizliği, karakterine ayrı bir derinlik katıyor.

aksiyon severler için özetle; kesinlikle izlenmesi gereken bir film. beklentilerinizi çok yüksek tutmazsanız, pişman olmazsınız. Movie House iyi seyirler diler !

1 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page